Üst üste yaşadığı olaylar sonrasında hayata küsmediğini lisana getiren Çolak, “Yatakta fotoğraf yapıyorum. Vaktin nasıl geçtiğini fark etmiyorum. Fotoğrafın yanında su kabağı ve ahşap üzerinde boyama yapıyorum” dedi.
Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde doğup büyüyen Gülay Çolak, Muğla Kız Meslek Lisesi Fotoğraf Kısmı’nı bitirdikten sonra gayesini fotoğraf öğretmenliği olarak belirledi. Bunun için özel yetenek imtihanına giren Çolak, mülakatta elendi. Çolak, bu müddet içerisinde konutta fotoğraf çalışmalarını sürdürdü. Denizli’de 18 yaşındayken tanışıp, gönlünü kaptırdığı Suat Çolak ile evlenen Gülay Çolak, konutunun geçimine katkı sağlamak için bir fabrikada desinatör olarak çalışmaya başladı. 1997 yılında ‘Şerife Ayşe’ ismini verdikleri kızları dünyaya geldi. Çolak, 2001 yılında ikinci kattaki konutunun balkonundan düştü. Hastaneye kaldırılan Çolak, omurilik felçlisi olduğunu ve bir daha yürüyemeyeceğini öğrendi. Büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Çolak, 2019 yılında bir kaza daha geçirdi. Tekerlekli sandalyesinden düşen Çolak’ın omurilik kemiği kırıldı, akciğeri su topladı. Tedavisinin akabinde taburcu edilen Çolak, bası yaraları nedeniyle 3 yıldır da yatağa bağımlı kaldı. Bu süreçte fotoğraf sanatına olan ilgisine yönelen Çolak, kendini bu alanda geliştirdi. Yağlı boya tablolarının yanı sıra su kabaklarını süs eşyasına dönüştürdü. Çolak, geçimini yaptığı eserleri satarak elde etmeye başladı.
‘RÜZGARI VE YAĞMURU ÖZLEDİM’
Üst üste yaşadığı şanssız olaylar sonrasında da hayata küsmediğini lisana getiren Çolak, “Yatakta fotoğraf yapıyorum. Vaktin nasıl geçtiğini fark etmiyorum. Fotoğrafın yanında su kabağı ve ahşap üzerinde boyama yapıyorum. Açtığımız stantta eserlerimi satıyorum. Eşim kabakları kesip, temizledikten sonra hazır bir formda önüme getiriyor. Evvelce sanat için yapıyordum. Eşim de çalışmadığı için yaptığım yapıtları satarak geçiniyoruz. 3 yıldır yatağa bağlı kaldığım için rüzgarı ve yağmuru özledim” diye konuştu.
